Yola çıktığımızda gece yarısı olmuştu. Mavi Marmara Gemisinde şehit olan İbrahim Bilgenin oğlu İsmail Bilgen ve yine şehit Fahri Yıldızın kardeşi Hasan Yıldız ile taksi ile yola çıktık. 5 saat süren yolculukta Mavi Marmara Gemisinin yola çıkış hikâyesi, Kudüs, Filistin ve İslam Dünyasında yaşanan olayları konuştuk. Adıyaman Diyarbakır arasında bölünmüş gelişli gidişli yapılmış bir yol yok. Yaklaşık 5 saatlik yolculuğu bir geliş bir gidiş olan bir yolda geçirdik. Şansımıza gece olduğu için çok araba yoktu. Yol çoğu zaman bize tahsis edilmiş gibiydi.
Saat 02.30 sıralarında Şanlıurfaya bağlı Silvan ilçesine giriş yaptık. Sahuru burada yapmaya karar verdik. Anayol ile yemek yediğimiz lokanta arası 100 metre ya vardı ya da yoktu ama o kısa mesafeyi yaklaşık 15 dakikada aldık. Yol demeye bin şahit lazım. Arabanın altını vurmamak için yapmadığımız manevra kalmadı. Diğer araçlara telefon açıp araçları yolda bırakmalarını söyledik. O yolları görünce Silvan halkına üzüldüm. O bozuk yolları ve yol kenarında ki, çöpleri hak ettiklerine inanmıyorum. Sahurumuzu yaptık, sabah namazını topluca eda ettik ve tekrar yollara düştük. Sabah 05.30da Diyarbakıra vardık.
Bizi ilin girişinde İHH İnsani Yardım Vakfı Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Veysi Çiçekli, karşıladı. Trafik başlamadan araçları Dağ Kapı Meydanına götürdü. Dağ Kapı Meydanı bizim Sultanbeyli Kent Meydanı gibi düşünün ama altından trafik işlemiyor dükkânlar var. Tır tarihi sur dibine yerleşti. Ekipteki herkesin gözünden uyku dökülüyordu. Veysi abi gün döndüğü için otelde yaptığı rezervenin bittiğini dolayısıyla DSİnin misafirhanesine gideceğimizi söyledi. Biraz şehrin dışında bir yer. Veya bana öyle geldi. Otele vardığımızda saat 07.00 olmuştu çıktığımızda 12.30. Ne kadar uyku uyuduğumuzu hesap edin artık. Ben Veysi abi ve Mavi Marmara Dernek Başkanı İsmail Yılmaz abi, önceden randevusu alınan Diyarbakır Valisi ile görüşmeye gittik. Gitmesine gittik ama Valilikte bir hareketlilik söz konusuydu. Biz valilik binasına gelmeden önce İl Garnizon Komutanı ve İl Emniyet Müdürü olağanüstü bir toplantıya girmiş. Valinin özel kalemi görüşmenin gerçekleşememesinden dolayı üzüntülerini iletti ve bizleri Vali Yardımcısı Cemal Hüsnü Kansız beye yönlendirdi. Sohbet bayağı üzün sürdü. Yaklaşık bir saat İHH çalışmaları ve İslam ülkeleri üzerinde oynanan oyunlar üzerine derin bir sohbet yaşandı. Sayın Hüsnü Kansız akşamki iftar çadırını da uğradı. Geçen hafta hatırlayacaksınız. Sayın Kansızın Çekmeköy Kaymakamlığına atandığını yazmıştık. Kendisi mütedeyyin bir kimliğe sahip kişi. Valilikten çıktıktan sonra tekrardan alana geldik.
Yapılacak başka ziyaret olmadığı için Diyarbakırı gezmeye niyetlendim. Termometre 42 derecede duruyordu. İşlek caddeleri gezdikten sonra ulu cami, nebi camiyi ziyaret ettim. Diğer illerde ki, gibi camiinin içinde yatan yatana. İnsanlar serinlesin diye Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi cami bahçe avlusunun tepe kısmına hortumlarla fıskıye döşemiş. Her iki dakikada bir su fışkırtılıyor. İnsanı ıslatacak şekilde değil de suyun ferahlığı insanın suratına vuran cinsten. Camii cemaati ile biraz zorlansak ta uzun uzadıya sohbet ettik. Sohbet ettiğim amcalar genellikle Kürtçe konuştuğu için Türkçeyi zorlanarak konuşuyorlardı ama nihayetinde bir birimizi anlıyorduk. Uzun sohbet konumuzda söz Kürt açılımı veya şimdi ki adı ile Demokratik Çözüm sürecine geldik. Cami cemaatinin bile bu süreçten beklentilerinin çok yüksek olduğunu gördüm. Hükümetin attığı adımların cami cemaati tarafından olumlu ve makul kabul edildiğini hissettim. Biraz daha radikal ve rijit kesimlerin beklentilerinin daha yüksek olduğunu rahatlıkla görebiliyorsunuz. Radikal kişilere göre bu sürecin işlemesi Abdullah Öcalanın serbest bırakılması ve özerk bir bölgenin oluşması ile sağlanır. Camii cemaati ise bu kadar keskin değil. Diyarbakır siyasetine Camii cemaati değil, radikaller hakim.
Diyarbakırdan Tayyip Erdoğana bakınca, Erdoğanın ne kadar büyük bir risk aldığını gözlemleyebiliyorsun. Aynı Tayyip Erdoğana Karadeniz veya İç Anadoludan bakınca vatan haini damgası yediğini görüyorsun. İşin kısası. Bu süreç, özellikle Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu ve Doğuda yaşayan vatandaşlarda büyük bir beklenti oluşturmuş. Şayet bu beklenti boşa çıkar veya çıkartılırsa toprağın ilk olarak o bölgeden ayağımızın altından kayacağını herkes bilsin. Gezi olayları da bence bu süreci sabote edecek önemli bir oyundu. Ama hamd olsun tutmadı. Diyarbakırdan AK Parti İstanbul il ve ilçe teşkilatlarına bakınca Tayyip Erdoğana bir kez daha üzüldüm. Sayın Başbakan bir devletin bekası ve varlığı için kefen giyinmişken bu uyuz şehirde siyaset yapan teşkilat mensuplarının % 90nı ihale ve rant peşinde. % 10luk kesim samimi ama sesleri çıkmıyor veya çıkartamıyorlar. Ak Partide bu oran tersine döndüğü gün inanın Türkiye dünya liderliğine o zaman oynar. Bu çürük elmalarla asla böyle bir şeyi hayal dahi etmeyin. Umarım bu süreç ülke halkının yararına olur. Diyarbakırda günümün çoğunu bu konu üzerinde sohbete ayırdım. Akşamda tarihi sur dibinde iftarımızı verdik. Veysi abi dağıtım yaptığımız iftarlıktan fazla yemememizi ve bizi Diyarbakırın meşhur ciğer kebapçısına götüreceğini söyledi. Bir şehrin dışında birde meydanda iki ayrı mekânın meşhur olduğunu söyledi. Diğeri şehrin dışında olduğu için meydandaki kebapçıya gittik. Diyarbakırın ciğer kebabı harika bir tada sahip. Yolunuz düşerse yemenizi tavsiye ederim. Yenilen yemekler, yapılan sohbetler sonrası Batmana yolculuğumuz başladı. Yarın: Batman izlenimleri